İslam Büyükleri
Soru 35: Kadın velilerden olarak bilinir. Hicri 95 yılında doğup çocuk yaşta kaçırılarak cariye olarak satılan,
Allah (c.c.)’a olan tevekkül ve sabrı sonucu kurtulmuş, kendisine kerametler nasip olmuştur.
Her gece evinin damından şu duayı yapardı: “Ya Rabbi! Yıldızlar parlıyor, insanların gözleri kapanmış,
kralların kapıları kapalı, her aşık maşuku (aşık olduğu) ile yalnız, bende seninle beraberim” diyerek
dostluğunu dile getirirdi. Kefenini daima yanında taşır ve onun üzerinde namazlarını kılardı.
Kudüs’te vefat eden bu veli kadın kimdir?
Cevap : Rabiatül Adaviyye.
Soru 36: 980 yılında Buhara’da Afsine köyünde dünyaya geldi. Kendisi ortaçağın yetiştirdiği en büyük hekimlerdendir.
18 yaşında iken zamanın bütün bilgilerini öğrenmişti. Çok gezmiş, çok okumuş ve çok yazmıştır.
Bir çok hastalıkların tedavi metotlarını, ilaçlarını keşfetmiş, mikropların farkına varmış ve önlenebileceğini
söylemiştir. Beş büyük cilt tutan “Kanun” adlı kitabı hekimliğin bütün konularını içine almıştır. Bu alimimiz kimdir?
Cevap : İbni Sina.
Soru 37: 1545-1574 yılları arasında yaklaşık otuz sene Osmanlı devletinde Şeyhülislamlık makamında bulunmuş büyük
İslam alimi, Hoca Çelebi adıyla da bilinen ve ikinci Ebu Hanife diye de adlandırılan büyük zat, alim insan kimdir?
Cevap : Ebus-Suud Efendi.
Soru 38: 1703 Erzurum Hasankale’de dünyaya geldi. Tillolu İsmail Fakirullah’ın kızıyla evlendi. Şeyhinin vefatından
sonra onun yerine postuna oturdu. Fıkıh, Tıp, Ahlak, Tasavvuf, Matematik, Uzay Bilimleri, Biyoloji, Sosyoloji,
Akait ve Kelama dair konuları içine alan meşhur “Marifetname”sini yazdı. “Hak şerleri hayreyler,
Zannetme ki gayr eyler, Arif onu seyreyler, Mevlamgörelim neyler, Neylerse güzel eyler”
gibi sözleri halkın dilinde olan bu alimimiz kimdir?
Cevap : Erzurumlu İbrahim Hakkı.
Soru 39: Amerika ve Japonya’nın varlığından ilk defa bahseden ilim adamı kimdir?
Cevap : Biruni.
Soru 40: Müslümanlar arasında dayanışmanın gereğine işaret eden aşağıdaki sözler hangi İslam alimine aittir?
“Nasıl insanın bir eli diğer eline rekabet etmez, dili kulağına itiraz etmez, kalp ruhun ayıbını görmez,
belki birbirinin noksanını ikmal eder, kusurunu örter, ihtiyacına yardım eder,
vazifesine muavenet eder; yoksa o insanın vücudu söner, ruhu kaçar, cismi de dağılır.”
Cevap : Bediuüzzaman Saidi Nursi.
Soru 41: O henüz küçükken, ihtiyar annesi bir gece uykudan uyanıp kendisinden bir bardak su ister.
O gider testiden su doldurup gelir. Fakat annesinin tekrar uykuya daldığını görünce uyandırmaya kıyamaz ve
başucunda beklemeye başlar. Nihayet annesi sabah namazına uyanır ve oğlunun elinde bir bardak su, ayakta
beklediğini görür. Manzara onu duygulandırmıştır. Hayranlığına göz yaşları karışır ve ona:
“Allah razı olsun, arifle sultanı olasın” diye dua eder. Bu vefakar alimimiz kimdir?
Cevap : Beyazidi Bestami.
Soru 42: Ünlü şarkiyatçı Gandz’ın kendisi hakkında “Cebir ilmi bakımından Öklit’ten bir yıl ilerde” dediği, Gerolama
Cardano (İtalyan hekim, filozof ve matematikçisi)’nin ise kendisini dünyanın en büyük 12 dahisi arasında saydığı,
meşhur “El Cebir vel Mukabele” adlı eserin sahibi, aynı zamanda astronom olan İslam bilgini kimdir?
Cevap : Harizmi (780-850).
Soru 43: Dünya tarihinde Sibernetiğin kurucusu olan ilk bilim adamıdır. Bilgisayarın babası olarak İngiliz matematikçisi
Charles Babbage bilinenden altı asır önce aynı sisteme dayalı makineler, otomatik aletler imal etmiş ve
çalıştırmıştır. Meşhur eserinin adı “Kitabül Cami Beynel İlmi Vel Ameli en-Nafi Fi Sinaatil Hiyel (Mekanik
hareketlerden mühendislikte faydalanmayı içine alan kitap)’dır. Bu İslam bilgini kimdir?
Cevap : Cezeri (1136-1206).
Soru 44: “Söz olan kese savaşı, söz olan kestire başı, söz olan oğulu aşı, yağ ile bal ide bir söz.”
Okumuş olduğum bu veciz söz hangi İslam büyüğünün sözüdür?
Cevap : Yunus Emre.
Soru 45: Ceylan derisine çizmiş olduğu dünya haritasında, harita üzerinde Amerika’yı ilk defa gösteren kimdir?
Cevap : Piri Reis.
Soru 46: Tarihte ilk defa roket denemeleri yapan ve füzeyi kullanan ilim adamı kimdir?
Cevap : Hasan Çelebi.
Soru 47: Batıya matematik ilmini tanıtan bilgin kimdir?
Cevap : Ebu Kamil Suca.
Soru 48: İlk deniz altıyı geliştiren Osmanlı bilgini kimdir?
Cevap : İbrahim Efendi.
Soru 49: Batılıların El Gabra dediği Cebir ilminin kurucusu kimdir?
Cevap : El Cabir.
Soru 50: Son dönemin yetiştirdiği, kalemi ve eserleriyle insanımıza ve gençliğimize çığır açanlardan biri olan,
1950 ile 1960’lı yıllarda Üstat Necip Fazıl ile birlikte fikir çilesini oluşturan, İslami fikirlerinden ve mücadelesinden
dolayı ömrü hapislerde geçen, İslami davasından tavizler vermeyen, belli dönem milletvekilliği (yani eski tabirle
mebusluk) yapacak iken hakkı elinden gasp edilen, “Bu zulme mebus olamadık ama, mahpus damı da olamadık”
diyerek gerçekleri haykıran. “Bir Nesli Nasıl Mahvettiler” gibi eserler ortaya koyan yazar,
mücahit ve mütefekkir kimdir?
Cevap : Osman Yüksel Serdengeçti.
Soru 51: 1892 yılında Adana’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Adana’da yaptıktan sonra İstanbul’a gelerek Darul Fünun
Hukuk fakültesine girdi. Daha sonra tasavvufa yönelerek meclisi meşayıh reisi Erbilli Esat efendiye bağlandı.
Bundan sonraki hayatında bir yanda muhasebecilik bir yanda da irşat faaliyetlerine katıldı. Bir ara Şam’da dokuz
ay kaldıktan sonra İstanbul’a geldi. 1979 da Medine’ye gitti. Çeşitli kitaplarda toplanan vaaz ve sohbetleri
toplumun değişik kesimlerine nüfuz etmiş ve bir çok çevreyi etkilemiştir. 1984 de Medine’de vefat eden bu zatı
muhterem kimdir?
Cevap : Mahmut Sami Ramazanoğlu.
Soru 52: 2 Temmuz 1900 yılında Polonya’nın Galisya bölgesinde dünyaya geldi. Anne ve babası Yahudi idiler.
O zamanlar adı Liopold Fays idi. Tıpkı dedesi gibi kahin olmak üzere eğitimine başladı. Ne var ki endişe dolu
ruhu onun bu eğitimden kaçmasına ve askeriyeye girmesine yol açtı. Üniversiteden mezun olduktan sonra
Viyana’da gazetecilikle meşgul olmaya başladı. Dayısından almış olduğu bir davet üzerine Kudüs’e yola çıktı.
Kudüs’e gitmesi Siyonizm hareketini tanımasına ve reddetmesine yol açtı. Oradan İslam’a ve İslam alemine aşk
yolculuğuna başladı. Bu yolculuk 1926 yılında Arap yarımadasında müslüman olmasıyla son buldu. Buradan
hareketle 20.yüzyılın en akıllılarından biri olan bir aklın İslam tarihiyle,akaidi, bugünü, geleceği ve müslümanların
problemleriyle ilgili reaksiyonu ve kaynaşması başladı. Bu kaynaşmaları 1953 yılında piyasaya çıkan, yüzyılın
ortaya koyduğu en parlak edebi ve fikri çalışmalarından sayılan “Mekke’ye Giden Yol” isimli eserinde yazdı.
20 Şubat 1992 yılında vefat eden ve yüzyılın bütün ağırlıklarını omzunda taşıyan bu büyük insanın ismi nedir?
Cevap : Muhammed Esed.
Soru 53: Hayatı hakkında kesin bilgiler yoktur. Ölümünden sonra düzenlenen divandan 13.yüzyıl ortalarından 14.yüzyıl
başlarına kadar yaşadığı anlaşılıyor. Orta Anadolu’nun pek çok yerinde ona ait olduğu söylenen mezarlar ve
makamlar vardır. Kişiliği çevresinde efsaneler ve menkıbeler oluşturdu. Mevlana Celaleddin’i tanıdığı ve onun
nazarından ilham aldığı, Taptuk Emre adlı şeyhe bağlandığı ve ondan oldukça etkilendiği Divanındaki şiirlerden
anlaşılıyor. Allah ve insan sevgisini işleyen tasavvufi şiirler yazmıştır. Kullandığı sade Türkçe onun asırlardır süren
kalıcılığının en büyük özelliğidir. Bir beyti şöyledir: “Dövene elsiz gerek, Sövene dilsiz gerek,
Derviş gönülsüz gerek, Sen derviş olamazsın, Sen Hakkı bulamazsın” Bu zatı muhterem kimdir?
Cevap : Yunus Emre.
Soru 54: Osmanlı Devletinin kuruluş yıllarında yaşamış büyük İslam alimi idi. Karaman oğulları topraklarında doğmuştur.
Doğum tarihi bilinmemektedir. İlk tahsilini memleketinde yaptıktan sonra Şam’a gitti. Pek çok alimden fıkıh,
tefsir, hadis ve diğer ilimleri tahsil edip üstün derecelere yükseldi. Tasavvuf yoluna girip manevi olgunluğa kavuştu.
İnsanlara doğru yolu anlatıp, hak dine kavuşturmak için memleketine döndü. Bir rivayette babası İlyas
Horasanının halifelerinin ileri gelenlerindendi. Eskişehir yakınlarında İtburnu denilen bir köyde ikamet eder ve ilim
öğretmekle meşgul olurdu. 1326 tarihinde takriben 125 yaşında iken vefat eden bu alim, abid, zahit kimdir?
Cevap : Şeyh Edebali.
Soru 55: Osmanlı geleneğinde; Sultanın hal edilmesi için Şeyhulislam’ın fetvası gerekiyor ve bu fetvayı Şeyhulislam’ın
yardımcısı Fetva Emini yazdıktan sonra Şeyhülislam imzalıyordu. Yahudi ve Ermeniler Sultan Abdülhamit’i
Jöntürklerle birlikte halletmek için Fetva emininden fetva yazmasını istediler. Fetva Emini:
“Ben Sultan Abdülhamit’i halledecek bir sebep göremiyorum” diyerek fetvayı yazmadı. Bunun üzerine
Jöntürklerin yanında yer almış olan bir hoca efendi “O halde ben yazarım” dedi ve Sultan Abdülhamit’in hal
fetvasını yazdı. Tefsir kitabı da bulunan bu hoca efendi kimdir?
Cevap : Elmalılı Ahmet Hamdi Yazır.