Manşet
HAC: YENİDEN DİRİLİŞİN PROVASI
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla,
Yüce Allah’ın çok kıymetli misafirleri, aziz kardeşlerim,
Bizleri yoktan var eden, varlığından haberdar eden, hac ibadetini bizlere nasip eden Yüce Rabbimize sonsuz hamd ü senalar olsun!
Gönüllerimizin sultanı, âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa’ya (sas) sonsuz salât ve selâm olsun!
Gönüllerini Beytullah sevgisiyle dolduran bahtiyar hacılarımız,
Allah’ın Beytini ziyaret etmek, Beytin Rabbine manen vâsıl olmak, Allah Resûlü’nün doğup büyüdüğü, tevhid mücadelesi verdiği bu kutsal topraklarda İslâm’ın canlı tarihini yaşamak, haccetmek üzere mesafeler kat ederek buralara geldiniz.
Ancak şunu iyi bilmeliyiz ki, hacı olmak sıradan bir olay değildir. Büyük bir sınavdan, derin bir çileden geçip azgın bir ateşte pişerek eşsiz bir tanıklığın kıyısına varmaktır.
Hac, bir niyetin karara, bir kararın eyleme dönüşmesidir. Bir semboller haritasıdır hac ve bu sembollerdeki manaları bilerek karar vermektir.
Hac, kulun Allah’a verdiği en büyük sözdür. Allah’la yapılan bir ahitleşme, Allah’la varılan en büyük misaktır. Haccın her farzı, her rüknü, her hal ve hareketi, her şeâiri, her menâsiki Rabbimize verdiğimiz ruhî, kalbî, kavlî ve fiilî bir sözdür.
Hac, yeniden dirilişin, mahşerin provasıdır. Dünyada iken bir yere gidiyorsunuz, sembolik olarak kefeninizi giyiyorsunuz, Yüce Allah’ın huzuruna gidiyorsunuz, oradan mahşere çıkıyorsunuz, mahşerde bir sorgulamadan geçiyorsunuz! Sonra tekrar Allah’ın evine gidiyorsunuz, oradan da Peygamber Efendimizin (sas) ifadesiyle annemizden doğmuş gibi arınmış, temizlenmiş ve şuurlanmış olarak yeniden hayata dönüyorsunuz.
Hac, ilâhî aşka bir yöneliştir. Âşıkın maşuka doğru hareket etmesi, sevenin sevgilisine doğru gitmesidir. Bizim kültürümüzde Kâbe’yle ilgili Kur’an’da ve hadislerde geçen bütün sıfatlar aynı zamanda insanın kalbi için de kullanılmıştır. İnsanın kalbine Beytullah denmiştir. Kâbe’nin adı da Beytullah’tır. Çünkü Cenâb-ı Hakk’ın tecelli edeceği en güzel mekân insan-ı kâmilin kalbidir.
Gönüllerini Beytullah sevgisiyle dolduran bahtiyar hacılarımız,
Hac tanışma, bilişme ve muarefedir. Dilleri, ırkları, renkleri ve kültürleri farklı, fakat imanları ve gönülleri bir, milyonlarca Müslüman bir araya geliyor, tanışıyor, bilişiyor, evrensel bir kongre gerçekleştiriyor, birlikte hareket ediyor, aynı kelimeyi “Lebbeyk Allahumme lebbeyk!” “Buyur, Allah’ım, buyur, emrine amadeyim” kelimesini terennüm ediyor. Böylece her biri tevhit nehrinin bir damlası oluyor.
Hac ibadeti, bütün ibadetleri içinde toplar. Hac bir eğitimdir; tevhit eğitimidir, ahlâk eğitimidir, sosyal eğitimdir. Neyi niçin yaptığını bilmektir.
Hac, insanları ahlâklı kılmak için bir eyleme tâbi tutmaktır. Yüce Rabbimiz, hacda şehvet yok, öfke yok, kötülük yok, haklı olsan dahi tartışma yok buyuruyor. Bunlar, din-i mübin-i İslâm’ın günlük hayatta da bizlerden istediği hasletlerdir. Haccın manevî ikliminde tüm bunları uygulamaya koyarak bir alıştırma yapacaksınız. Nihayetinde evinize, yurdunuza bu hasletleri kazanmış olarak dönmüş olacaksınız.
Hayatımızın en anlamlı yolculuğu olan hac, biz müminler için tam anlamıyla bir dönüm noktası olmalıdır. Adeta mahşeri yaşayanlar olarak, hac sonrasında elde ettiğimiz beyaz sayfaları korumaya özen göstermeliyiz. Geçmişte yapılan hatalar, işlenen günahlar artık bağışlanmış olarak geride kalmalıdır. Hacdan öncesi ile hacdan sonrası kesin bir şekilde birbirinden ayrılmalıdır. Bu anlamda haccımız, her birimiz için bir silkiniş, diriliş ve yeniden doğuş olmalıdır.
Rabbim haccımızı makbul eylesin, gayretlerimizi karşılıksız bırakmasın, günahlarımızı bağışlasın! Başta cennet vatanımız olmak üzere, bütün İslâm âlemini her türlü kötülükten, musibetten korusun. Velhamdu lillâhi rabbil âlemin…
Hac: Yeniden Dirilişin Provası/ Prof. Dr. Mehmet Görmez