Kıymetli Kardeşlerim!
Bir âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “İyilik edenleri iyilikle mükâfatlandırırız, kendilerine daha da fazlasını veririz. Onların yüzleri kararmayacak, onlar zillete de düşmeyeceklerdir. İşte onlar cennetliklerdir ve orada ebedî kalacaklardır.”1
Bir hadis-i şerifte ise Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Allah için size sığınan kimseye sığınak olun. Allah için isteyen kimseye verin. Sizi davet edene icabet edin. Size bir iyilik yapana karşılığını verin. Eğer karşılık verecek bir şey bulamazsanız, -karşılıkta bulunduğunuza kanaat getirinceye kadar- ona dua edin.”2
Kardeşlerim!
Bir gün Kutlu Nebi (s.a.s), “Her Müslüman sadaka vermelidir” buyurur. Sahabe, “Sadaka verecek bir şey bulamayan ne yapmalı?” diye sorar. Efendimiz, “Çalışır, kazanır ve sadakasını verir.” der. Bu kez çalışma imkanı bulamayanın ne yapması gerektiği sorulur. Allah Resûlü, “Muhtaç ve mazluma yardım eder.” karşılığını verir. Nihayet buna da imkanı olmayanın durumu sorulduğunda Peygamberimiz (s.a.s), şöyle cevap verir: “Böyleleri iyilik yapsın, kendisini kötülükten alıkoysun. Çünkü bu da onun için bir sadakadır.”3
Aziz Müminler!
Rahmet Peygamberi (s.a.s), bu sözleriyle, iyiliğin bitmez tükenmez çeşitlerine dikkatlerimizi çekmiştir. Ona göre Allah’ın rızasına ulaştıran her davranış bir iyiliktir. İyilik, her şeyden önce bu dünyaya iyiliği egemen kılmak için geldiğimizin farkında olmaktır. İyilik, dünyayı birbirimize cennet bahçesi yapmak için gayret etmektir.
Allah Resûlü, samimiyetle gönülden kopup gelen ve gönülleri fetheden her güzel işin iyilik olduğunu haber verir bizlere. Ona göre gerçek iyilik, sevincimizi, kederimizi, varlığımızı yokluğumuzu paylaşabilmektir. Canlı-cansız bütün mahlukata merhametle davranmaktır. İyilik mazluma adalet, mağdura çare, masuma ümit, kimsesize kimse olmaktır. İyilik, darda kalana yardım elini uzatmak, yetimin başını şefkatle okşamaktır. İyilik, bazen yolunu şaşırana yol göstermek, yoldaki zararlı şeyleri gidermektir. Bazen iyilik, kardeşimizin yüzüne tebessümle bakmak, dargınları barıştırmaktır. Kimi zaman ise iyilik, kardeşlerimiz için Rabbimize arz ettiğimiz en içten yakarışlarda buluşmaktır.
Değerli Kardeşlerim!
Bugün, rahmet ayı Ramazan’ın ikinci günündeyiz. Ramazan, bizlere her yıl yeni bir can, yeni bir ruh olarak gelir. Bizleri eğiten bir mektep olur Ramazan. Bu mektep, rahmet, mağfiret, arınma, takva mektebidir. Ramazan mektebinde iyilik, hayır, cömertlik, diğerkâmlık vardır. Bu mektepte dünyanın neresinde olursa olsun insanlara yardım eli uzatma, birileri açken tok yatmama vardır. Bu mektepte insanlığın huzur ve mutluluğu, Müslümanların birlik ve dirliği için elimizdeki nimetleri paylaşma vardır; sınır ve mesafeleri yok eden gönül köprüleri kurma vardır. Ramazan mektebinde İslam’ın rahmet yüklü adaletini, bilgi ve hikmetle bütünleşmiş ahlakını, ihlasla yoğrulmuş iyiliğini bütün insanlığa takdim etme vardır. Bu mektebe layıkıyla talip olanlar arınmış bir ruh, bütün esaretlerden kurtulmuş özgür bir zihin ve erdemle müzeyyen bir gönül dünyası ile bayrama kavuşurlar.
Bu yüce değerleri bize tekrar tekrar hatırlatan Ramazan, iyilikler, güzellikler ayıdır. Bizler, her yıl Ramazanda iyiliğe dair çok şey öğrenir, çok şey yaşarız. Ramazan, iyiliğin kişinin kendisine, Rabbine, ailesine, yoksullara, kimsesizlere, mültecilere, yetimlere, yaşlılara, velhasıl bütün mahlukata yapılacağını öğretir bizlere.
Kardeşlerim!
Üzülerek belirtmek gerekir ki günümüzde dünyanın önemli bir bölümü açlık, sefalet ve korku içinde temel ihtiyaçlarını karşılamanın mücadelesini veriyor. İyiliğin, fedakârlığın, paylaşmanın neredeyse unutulmaya yüz tuttuğu, savaşların, işgallerin, sömürgeciliğin, şiddet ve katliamların had safhaya çıktığı bir yerkürede yaşıyoruz. Ve bizler biliyoruz ki, iyiliğe muhtaç, iyiliği arayan, iyilik için çırpınan insanlara ulaşmak, onları iyilikle buluşturmak, inananlar olarak her birimizin görev ve sorumluluğudur.
Zamana tanıklık eden ve “Ben Müslümanım” diyen herkes, iyiliğin yeniden gönül coğrafyamızda ve bütün dünyada hakim kılınması için seferber olmalıdır. Her bir mümin, kendinden ve yakın çevresinden başlamak üzere her işinde hayra anahtar, şerre kilit olmayı ilke edinmelidir.
Kardeşlerim!
Diyanet İşleri Başkanlığımız, her Ramazan ayında insanı insan yapan bir değeri gündeme taşımaktadır. Böylece, konuya dair toplumsal bir bilinç oluşturmaya ve dikkatleri bu hususa yoğunlaştırmaya çalışmaktadır. Bu yıl Ramazan ayında, “Vakit İyilik Vakti, Bu Ramazan ve Her Zaman” mesajıyla “iyilik” teması ele alınacaktır. Zira iyilik, sadece ülkemizin değil, bütün dünyanın ihtiyaç duyduğu, özlemini çektiği bir değerdir.
Bu duygu ve düşüncelerle Ramazan’ın milletimize, gönül coğrafyamıza ve acılar içerisinde kıvranan âlem-i İslam’a huzur, barış, adalet ve merhamet getirmesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.
- Yûnus, 10/26.
- Ebû Dâvûd, Zekât, 38.
- Buhârî, Zekât, 30; Müslim, Zekât, 55.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü