HutbelerManşetÖzel Bölüm
Kur’an’ı Okumak, Anlamak ve Yaşamak
Aziz Mü’minler!
Yüce Rabbimizin bizlere rahmetinin bir tezahürü olan Kur’an-ı Kerim dünya ve ahiret saadetimizin rehberidir. Yüce Allah bu mukaddes kitap ile kendisine nasıl kulluk edeceğimizi belirttiği gibi dünya hayatında mutlu ve huzurlu yaşamanın yollarını da izah etmektedir. İbadeti öğretirken insaniyeti de öğretir. Bu özelliği itibari ile sadece inananlar için değil aynı zamanda inanmayanlar için de yol göstericidir. Okunmasından tatbikatına kadar bu ilahi kelam ile hemdem olmak her iki dünyanın da mutluluğuna vesile olur.
Aziz Kardeşlerim!
Kur’an-ı Kerim’i bize tebliği eden Peygamberimiz (s.a.s) Kur’an’ı okumanın, dinlemenin ve emirlerini hayata yansıtmanın mükâfatını müjdelemiştir. Hadis-i Şeriflerde Kur’an’ın her bir harfine karşılık on sevap verildiğini,1 emirleriyle amel etmenin ahirette şefaatine vesile olacağını,2 okunmasının ve öğretilmesinin mü’minin en hayırlı amellerinden olduğunu 3 ve Kur’an-ı terk etmenin, emir ve tavsiyelerine uymamanın toplumların hayatında derin yaralar açacağını ve sosyal çöküntü yaşayacaklarını4 ifade buyurmuşlardır. Hutbemize başlarken metnini okuduğumuz Hadis-i Şerifte Efendimizin şöyle buyurduğu rivayet edilir: “ Kalbinde Kur’an’dan bir şey bulunmayan kimse harabe bir ev gibidir.”5
Değerli Kardeşlerim!
Allah Teâlâ yüce kitabını yukarıda metnini verdiğimiz ayet-i kerimede şöyle tarif etmektedir: “ Muhakkak ki bu Kur’an en doğru olana iletir; güzel işler yapan mü’minlere, kendileri için büyük mükâfat olduğunu müjdeler.”6 Nazm-i Celal’in bu beyanı bize hakkın ve hakikatin gerçek adresini gösterirken insan hayatının güzelliklerle buluşmasının yine Kur’an’ın tarif ettiği şekilde gerçekleşeceğine işaret eder. Kitab-i Mübin ile kurduğumuz bağ hayatımıza değer katacaktır. Bunu için de sadece lafzını okumakla yetinmeyip Rabbimizin bize ne emrettiğini anlamamız için okuduklarımızın manasını da öğrenmeliyiz. Evlerimiz de kendi imkânlarımız dairesinde Kur’an okuma saatleri belirlemeliyiz. Sadece vefat etmiş kimselerin af ve mağfiret olunması için değil yaşayanların huzur ve refahı için de okumalıyız. Yalnızca ölülere sevabını bağışlamak için değil hayatta olanlara ışık olması için de okumalı, onu yaşamalı ve onunla yaşamalıyız. Zira bizi, Yüce Yaratanın rızasına ulaştıracak yolun tarifi ve insan onuruna yaraşır hayatın prensipleri ondadır.
Mukaddes kitabımızın birçok ayet-i kerimesinde tefekkür ve tedebbür teşvik edilerek okunan ayetlerin mana ve hikmeti üzerinde düşünmeye davet edilir.7 Yüce Kitabımızı anladıktan sonra emirlerini hayata geçirmeliyiz. Kur’an okumanın ve emirlerine göre yaşamanın dünyevi ve uhrevi mükâfatını Efendimiz (s.a.s) şöyle müjdelemektedir: “Kim Ku’an’ı okur, ezberler, helal kıldığını helal, haram kıldığını haram kabul ederse Allah o kimseyi cennete koyar. Ayrıca ailesinden cehennem azabını hak etmiş on kişiye şefaatçi kılınır.”8
Kardeşlerim!
Ümmetin birlik ve beraberliği, adaletin tesisi, sevgi ve barışın sağlanması, karşılıklı hak ve hukuka saygının yaygınlaştırılması, sorumluluk bilincinin gelişmesi, ferdî ve içtimaî olgunlaşma ancak Kurân’ın ışığında gerçekleşecektir. On dört asır önce Kur’an’ı okuyan, anlayan ve yaşayan hayat rehberlerimiz bir toplumu buhrandan refaha, ilkellikten uygarlığa taşıdılar. Bizler de onların izinden giderek mesud bir hayatı yaşayabiliriz.
Kur’an-ı Kerim Rabbimize kulluğumuzda ifademiz, niyazımızda dilimiz, içtimaî hayatımızda rehberimiz, her türlü derdimize maddi ve manevî şifa kaynağımız, iyiyi kötüden ayırmada mihenk taşımız, kabir hayatımızda refikimiz, ahirette ise şefaatçimizdir. Rabbimiz dilimizde ayetlerini, zihnimizde tefekkürünü, hayatımızda nurunu eksik etmesin.
Emir Faysal ARVAS
Yusuf Agâh Camii İmam-Hatibi/Beyoğlu
Redaksiyon: İstanbul Hutbe Komisyonu
1 Tirmizî, Sevabu’l-Kur’an, 16
2 Riyazü’s-Salihin II/338
3 Buharî, Fedailu’l-Kur’an, 21
4 Tirmizî, Sevabu’l-Kur’an, 14
5 Riyazü’s-Salihin, II/343
6 İsra , 17/9
7 Muhammed, 47/24
8 Tirmizi, Sevabu’l-Kur’an, 13