HutbelerManşetÖzel Bölüm

Kadın ve Cami

Değerli Müminler!

Camiler, toplumun her kesiminden insanı bir araya getiren ve Allah’a kulluk bilinciyle kaynaştıran mekânlardır. Peygamber Efendimiz  (s.av.)’in Medine’yi teşriflerinden hemen sonra ilk olarak, cami inşa etmesi ve onun bir bölümünü eğitim-öğretim faaliyetlerine ayırması, İslâm toplumunda caminin merkezi bir öneme sahip olduğunu göstermektedir.

“Ben muallim olarak gönderildim”[1] buyuran Peygamberimiz, kadınların eğitimine önem vermiş ve camiye gitmelerini teşvik etmiştir. Allah Resulü’nün (s.a.v) tavsiyelerine uyan hanım sahabeler de camilerin manevi ve ilmi atmosferinden, cemaatle eda edilen namazların feyiz ve bereketinden azami ölçüde istifade etmişlerdir. Hz. Peygamber’in cuma ve bayram hutbelerini, Mescid-i Nebevi’de yaptığı sohbetleri, Kur’an ayetleriyle ilgili açıklamalarını dinliyor, hatta merak ettikleri pek çok konuyu sormaktan çekinmiyorlardı. Kadın sahabelerden Ümmü Hişâm (r.anha) diyor ki: “Ben, Kâf suresini cuma namazlarında Hz. Peygamberin dilinden öğrendim. Çünkü o, her cuma günü Kâf suresini okurdu.”[2]

Muhterem Müminler!

Asr-ı saadette cami, ibadet yeri olmasının yanında eğitim-öğretimin de merkeziydi. Genç-yaşlı, kadın-erkek ayrımı gözetilmeksizin bütün Müslümanlar camideki eğitim ve öğretimden yararlanmaktaydılar. Resul-i Ekrem ashabına birçok konuda olduğu gibi cami adabıyla ilgili de öğütlerde bulunur, kadın ve erkeklerin dikkat etmeleri gereken hususlara işaret ederdi.

 

Bu sebeple Efendimiz kadınların mescide gelmek istemeleri hususunda kendilerine izin vermelerini ve bu konuda müsamaha göstermelerini sahabe-i güzine emir buyurmuşlardır.[3]

Kadınlar, Mescid-i Nebevi’de hem beş vakit hem de cuma ve bayram namazlarını cemaatle kılarlardı. Hatta hanım sahabilerin mazeretli günlerinde bile bayram namazlarında cemaatin gerisinde durduklarını, tekbirlere ve dualara katılarak bayram sabahının bereketli havasını ve heyecanını solukladıklarını, neşe ve coşkusunu diğer müminlerle birlikte yaşadıklarını, bize ulaşan kaynaklardan öğrenmekteyiz. Kadınların camiye gelmeleri sadece faziletinden dolayı Mescid-i Nebevi ile sınırlı değildi. Onlar Medine’deki diğer mahalle mescitlerine de devam ediyorlardı.

Merhamet Peygamberi Efendimiz, (s.av) camiye gelen kadınların durumlarını dikkate alır, onların sıkıntı çekmemelerine özen gösterirdi. Sözgelimi efendimiz namaz sırasında bir çocuğun ağladığını duyduğunda, annesini düşünerek namazı kısa tutardı.

Değerli Müminler!

Kadınların camilerin manevi atmosferinden ve cemaatin bereketinden istifade etmeleri, yapılan vaaz ve derslerden yararlanmaları,  huzur içerisinde ibadetlerini yerine getirmeleri için, camilerimizde kadınlara yer ayrılması ve aktif olarak uygulanmasında yarar vardır. Ülkemizde son yıllarda yapılan çalışmalarda kadın cemaatimizin daha rahat ibadet edecekleri ortamlar oluşturulmaya çalışıldığını, memnuniyetle müşahede etmekteyiz. Hutbemi yukarıda metnini okuduğumuz ayet-i kerimenin meali ile bitiriyorum: “Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz”[4] Camilere gelen hanımlara Efendimizin gösterdiği şefkat ve hoşgörüyü gösterelim.

 

İstanbul Müftülüğü Hutbe Komisyonu



[1] İbni Mace, Mukaddime, 17

[2] Nesai, Kıraat fi’l-Hutbe, 28

[3] Darimi, Salat 57; Müslüm, Salat, 134-137

[4] Nahl Suresi, 16/97

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu