1. Verdiği sözde durmamak.
Gadr eden kimse, kıyâmet günü kötü bir şekilde cezâsını görecektir. (Hadîs-i şerîf-Berîka)
Dört şey münâfıklık (müslümanları aldatmak için müslüman görünmek) alâmetidir (işâretidir) : Emânet olunana hıyânet etmek (emânet edilen şeyi kötüye kullanmak, ona zarar vermek), yalan söylemek, va’dini (verdiği sözü) bozmak ve ahdine (sözleşmesine) gadr etmek, mahkemede doğruyu söylememek. (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Buhârî)
Din kitaplarının hepsi, gadrden sakındıran yazılarla doludur. Gadr ekseriyâ mal ve ikbâl (yükselme, mevkı) hırsı ve istek sebebiyle olur. Her ne sûretle olursa olsun, hepsi dinde zemmedilmiş, kötülenmiştir. (Ahmed Rıf’at)
2. Zulüm, haksızlık.
Allahü teâlâ kıyâmet günü bir adamı bütün insanlar arasında hesâba çeker ve aleyhindeki doksan dokuz defterini ortaya kor. Allahü teâlâ; “Bu günâhlardan, kabûl etmediğin ve meleklerin sana fazla yazdığı husûsunda bir diyeceğin var mı?” diye sorar. Ad am; “Hayır yâ Rabbî! Bir diyeceğim yok; hepsi benim yaptığım günâhlardır” der. Allahü teâlâ; “Bunlara karşı öne süreceğin mâzeretin (özürün) var mı?” diye sorar. Adam; “Hayır yok yâ Rabbî! Bir mâzeretim, bir îtirâzım, bahanem ve bir diyeceğim yok” de r. Allahü teâlâ; “Hayır, dediğin gibi değil. Bizim nezdimizde (nazarımızda, yanımızda) senin bir sevâbın vardır. Bugün zulüm yok” buyurur ve iki parmak eninde ve boyunda bir kâğıt çıkarılır. Burada; “Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlühû” dediği yazılıdır. Kâğıdı gören adam; “Yâ Rabbî! Şu doksan dokuz defter karşısında bu kağıdın ne kıymeti var?” der. Allahü teâlâ; “Hayır sen bugün gadre uğramazsın” buyurur ve doksan dokuz defter terâzinin bir gözüne, Kelime-i şehâdetin yazılı olduğu iki satırlık kâğıd da terâzinin öbür gözüne konur ve şehâdet kelimesinin yazılı olduğu kâğıt, doksan dokuz defterden ağır gelir. (İmâm-ı Gazâlî)