Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, İstanbul ’da Üsküdar Üniversitesince, ‘Çağımızın Buhranı Terör, Barış ve Huzur Tasavvurumuz’ başlığıyla düzenlenen sempozyumun açılış programına katıldı.
Ankara, İstanbul ve son olarak Belçika ’nın başkenti Brüksel ’de yaşanan terör saldırına ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Masum bir insanın yok edilmesi, bütün insanlığın yok edilmesine eşdeğerdir.” dedi.
İnsanın dokunulmazlığının önemine işaret eden Başkan Görmez, “İnsanın dokunulmazlığı insan olmasından kaynaklanır. Bir insan başkasına dokunmadıkça, öldürmedikçe, yok etmedikçe dokunulmazlığını korur. Dinimizin bireysel olarak yasak kıldığı intihar saldırılarına ‘istişhad ’ adı verilmesi, şehit olma arzusu olarak tavsif edilmesi, bizatihi yüce Kitaptan ve hadislerden mesnet aranmasına kalkışılması İslam medeniyetine ve İslam fıkıh mirasına yapılacak en büyük kötülüktür” diye konuştu.
“Bir insanın kendi canına kıyması haram iken masum nice insanı katletmesinin mesnedini İslam dininde aramak beyhude bir çabadır” diye konuşan Başkan Görmez, şu hususların altını çizdi;
“İstişhad ’ fetvasının Kuran ’da, Peygamberimizin hadislerinde ve İslam Fıkıh mirasında hiçbir kaynağı yoktur…”
Dinimizin yasak kıldığı intihar saldırılarına ‘İstişhad ’ adı verilmesi ve bu konuda fetva verilmesi büyük bir yanlışlıktır. Bu konu özellikle Filistin mücadelesinde İsrail’in Filistin’e uyguladığı devlet teröründen sonra Müslümanların gündemine gelmiş, bazı İslam bilginlerinin İslam ’ın temel ilkelerini dikkate almadan verdikleri bir yanlış fetvaya dayanmaktadır. Bu fetvanın Kur ’an ’da, Peygamberimizin hadislerinde ve İslam fıkıh mirasında hiçbir kaynağı yoktur.
“Bu fetvanın yanlışlığını ilan etmek için bütün ilim adamlarının bir araya gelmesi gerektiğini düşünüyorum…”
Bölgemizi ve dünyamızı kuşatan terör hadiselerini sadece intihar eylemlerine indirgemek elbette yaşanan büyük tarihi acıları eksik okumak olur. Ancak bütün bunlardan sonra ortaya çıkmış bütün bu yanlış fetvaların yanlışlığını ilan etmek için bütün ilim adamlarının, bütün dini müesseselerinin bir araya gelerek dünyaya bunu ilan etmesi gerektiğini düşünüyorum.
“İntihar saldırılarıyla masum insanları katleden birinin cennete gideceğini söylemesi, İslam ’ın ilim medeniyetinden nasibini almadığını gösterir…”
Böyle intihar saldırılarıyla masum insanları katleden bir insanın bu katliamdan hemen sonra cennete gideceğini ifade etmesi İslam ’ın iman ve ilim medeniyetinden nasibini almış olması mümkün değildir. Bütün yönleriyle bunun yeniden ele alınması gerekir. Batı ’da şehirlerin varoşlarında kimlik bunalımları yaşayan gençlere yanlış bir düşünce olarak aşılandığını bilmemiz ve bunun bir an evvel düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum.
“İntihar saldırılarının sebeplerini çağın gençlerini kuşatan hiçlikte (nihilizm) de arayın…”
Din kisvesine bürünmüş cinayet şebekeleri yıkılmış hayalleri istismar ediyorlar. Bu açıkça görülmektedir. İntihar saldırılarının kaynağını dinde aramayın. Psikoloji ilminin kurallarında arayın. İntihar saldırılarının sebeplerini çağın gençlerini kuşatan hiçlikte, nihilizmde arayın. İntihar saldırılarının kaynağını, materyalist bir bakış açısıyla dini ideolojiye indirgeyen bakış açılarında aramak lazım.
“Bugün birileri tarafından intihar saldırıları altında katliamlar yapılmasının mübah telakki edilmeye çalışılması hiçbir şekilde izah edilemez…”
Bugün birilerinin intihar saldırıları altında katliamlar yapmaya kalkışmasının mübah telakki edilmeye çalışılması hiçbir şekilde izah edilemez. İşgallerin, savaşların, sömürge yönetimlerinin doğurduğu bütün sonuçları görmeliyiz. Harici bütün sebepleri görmeliyiz. Bu ortamda yetişen yaralı bilinçlerin materyalist bir yöntemle dini bir ideolojiye indirgediğini de görmeliyiz. Böyle bir okumanın sahih bir din anlayışı üretemeyeceğini de görmeliyiz. Bir taraftan İslam coğrafyasının küresel güçlerin çatışma alanı olmaktan çıkarmak için yoğun bir çaba içinde olmamız gerekiyor. Bir taraftan da bizatihi bu işgallerin gölgesinde üretilen dini, ideoloji derekesine indirgeyen ve bu çerçevede ortaya çıkmış yanlış anlayışların aynı zamanda İslam dinini tehdit ettiğini hep birlikte görmeliyiz.
“Ankara’daki, İstanbul’daki, Belçika’daki, Paris’teki terör saldırıları sadece insanları değil, doğrudan İslam dinini tehdit ediyor…”
Bugün çevremizde olup bitenler Ankara’daki, İstanbul’daki, Belçika’daki, Paris’teki terör saldırıları sadece insanları değil, doğrudan İslam dinini tehdit ediyor. Yeryüzüne rahmet getiren İslam dininin başka dünyalarda bir korku unsuru olmasını sağlıyor. İslamofobi endüstrisini besleyen bir yönteme dönüşüyor.
“Ölümler arasında ayrım yapmak, katliamlar arasında ayrımcılık yapmak insani değildir…”
Masum bir insanın yok edilmesi, tüm insanlığın yok edilmesine eşdeğerdir. Bir insanın ölümü bütün insanlığın ölümüdür. Bunu açıkça ifade eden bir kitabın müminleriyiz. Ölümler arasında ayrım yapmak insanlığa yakışmaz. Katliamlar arasında ayrımcılık yapmak insani değildir. Yüce Rabbimiz insanlık ailesi olarak bizlere terör arasında ayrımcılık yapmamayı, terör ırkçılığı yapmamayı nasip eylesin.
“Dünya, bir mezhep ve coğrafya ayrımı yapmaksızın teröre karşı aynı tepkiyi vermiyorsa insanlık tümüyle ölüme mahkûmdur…”
Şiddet ve terörün seküler temellere dayanmasıyla, sözde dini temellere dayanması arasında fark gözetmek doğru değildir. Terörün insandan insana, toplumdan topluma, devletten topluma olması arasında fark yoktur. Vahşete dayalı ölümlerin Şam’da, Bağdat’ta olmasıyla Paris’te, Brüksel’de olması arasında fark yoktur. Dehşet ve katliamın Karaçi’de, Yemen’de meydana gelmesiyle Paris’te, Berlin’de, New York ’ta meydana gelmesi arasında fark olamaz.
Dünya, bir mezhep ve coğrafya ayrımı yapmaksızın teröre karşı aynı tepkiyi vermiyorsa insanlık tümüyle ölüme mahkûmdur.
“İslam ’ın şiddet dini olduğu iddiasının, İslamofobi gibi bir korku ve nefret hali doğurması sadece Müslümanları değil, bütün insanlığı bunalıma sürüklemiştir…”
Din-şiddet ilişkisi hakkında sadece bir savunma değil aksine metodolojik analizler, insaflı ve tutarlı tahliller yapılmalıdır. Zira bir dini şiddetle özdeşleştirmenin vebali sadece o dinin mensuplarını değil, bütün dünyanın inanç haritasını derinden etkileyecek kadar büyüktür. İslam ’ın şiddet dini olduğu iddiasının, İslamofobi gibi tarihe geçecek bir korku ve nefret hali doğurması sadece Müslümanları değil, bütün insanlığı bunalıma sürüklemiştir. Unutulmamalıdır ki şiddet şiddetle ortadan kalkmaz. Kan kanla temizlenmez. Dünyanın güvenliği inançlar üzerinde baskıyla sağlanmaz. İslam ’ın şiddet dini değil bir barış dini olduğunu ortaya koymaya çalışanların emekleri elbette boşa gitmeyecek. Bu yolda atılan her adım dünya barışına katkı sağlayacaktır.
“Terörün sebeplerini dinin teolojik temellerinde aramak beyhude olur…”
Terörün sebeplerini bir dinin teolojik temellerinde yahut kutsal kitabın yanlış anlaşılmasında Peygamberimizin hadislerinin yanlış yorumlanmasında aramak beyhude olur. Bugün bütün kainatı kuşatan bir terörden söz ediliyorsa bu terörün elbette çok derin sebepleri vardır. Bölgemizin küresel güçlerin çatışma alanı haline getirilmesi. İşgaller, savaşlar… İşgallerin gölgesinde her türlü hikmetten ve bilgiden yoksun insanların yetişmesi… Yaralı bilinçlerin ve ölümcül kimliklerin üretilmesi… İnsanların her türlü insan haklarından mahrum bırakılması…
Bütün bunları bir tarafa bırakarak sadece işgallerin ve şiddetin gölgesinde yaralı bilinçlerin materyalist bir okumayla din yorumuna bağlamak eksiklik olur. Biz Müslümanların kaos dönemlerinden sonra dahi bu tür yanlışlıklara sebep olan temel noktaları belirleyip onlar üstünde bütün bilim adamlarının çalışması gerektiğini ifade etmek istiyorum.
“Cihat kavramının sulandırılması Kuran ’a ve İslam ’a yapılabilecek en büyük haksızlıklardan bir tanesidir…”
Savaşın da bir ahlak ve hukuku olduğunu bilmeliyiz. İslam dininin savaşı dahi bir ahlak ve hukuk temeline oturttuğunu bilmeliyiz. Savaşta dahi ne tür öğretiler getirdiğini anlamalıyız.
Cihat kavramının sulandırılması, Kuran ’a ve İslam ’a yapılabilecek en büyük haksızlıklardan ve yanlışlıklardan bir tanesidir. Ancak Cihadı bir katliam olarak, ahlak ve hukuk tanımayan bir savaşın adı olarak belirlemeye kalkışmak İslam ’a ve bu kavrama yapılabilecek en büyük kötülüklerden biridir.
“Terör saldırıları bütün insanlığı hedef alan bir kötülüktür…”
Bir taraftan İslam coğrafyasının küresel güçlerin çatışma alanı olmaktan çıkarmak için yoğun bir çaba içinde olmamız gerekiyor. Bir taraftan da bizatihi bu işgallerin gölgesinde üretilen dini ideoloji derecesine indirgeyen ve bu çerçevede ortaya çıkmış yanlış anlayışların aynı zamanda İslam dinini tehdit ettiğini hep birlikte görmeliyiz. Hem ülkemizi, milletimizi hem coğrafyamızı hem de bütün insanlık ailesini kuşatan, çağımızın buhranı terör hadiselerinde Ankara’da, İstanbul’da daha dün Belçika’da hayatını kaybeden bütün insanlar için bütün insanlık adına büyük bir hüzün içerisinde olduğumu ve bütün bu hadiselerin sadece insanları katletmekle yetinmeyip bütün insanlığı hedef alan bir kötülük olduğunu ifade etmek istiyorum.
“İnsanlığı yaşatmak için gelin birlik olalım. Bizim çağrımız bütün insanlığadır…”
Allahtan ülkemizi, milletimizi ve İslam alemini kuşatan bütün bu kötülüklerden muhafaza etmesini diliyorum. İslam ’ın tarihin zor sürecinden geçtiği böyle bir dönemde yüksek bir bilinçle İslam ’ın yeryüzüne barış getiren bir reçete olduğunu anlatabilmeyi bize nasip etsin.
İnsanlığı yüceltmek için gelin birlik olalım. İnsanlığı diriltmek için gelin birlik olalım. İnsanlığı yaşatmak için gelin birlik olalım. Bizim çağrımız sadece birbirimize değil, bütün insanlığadır.