Kardeşlerim!
Okuduğum ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Nihayet onlardan birine ölüm gelip çatınca, ‘Rabbim! Beni geri gönder de, geride bıraktığım dünyada iyi işler yapayım’ der. Hayır! Onun söylediği bu söz boş laftan ibarettir. Önlerinde, yeniden diriltilecekleri güne kadar bir berzah vardır.”1
Okuduğum hadis-i şerifte ise Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “İki nimet vardır ki insanların çoğu (onları değerlendirme hususunda) aldanmıştır: Sağlık ve boş zaman.”2
Kardeşlerim!
Yeni bir yılın arefesindeyiz. Ömür sermayemizden bir seneyi daha geride bırakıyoruz. Yeni yıla girerken biz Müslümanlara düşen, geçmişin muhasebesini yapmak ve geleceği plânlamaktır.
Kardeşlerim!
Bu seneye veda ederken kendimize şu soruları soralım: Ömrümüzün senelerini bir bir sayarken, acaba kaç güne secdelerle merhaba diyebildik? Kalabalıklar arasında yönümüzü kaybetmeden, kıbleye çevirebildik mi yüzümüzü? Yerde ve göklerde bulunan bütün varlıklar O’nu tesbih ederken acaba biz Rabbimize itaat edebildik mi? O’nun emirlerini tutabildik mi? Yasaklarından korunabildik mi? Rızkımızı, kazancımızı haramlara bulaşmadan helal yollardan sağlayabildik mi? Elimizi, dilimizi, belimizi, gözümüzü, kulağımızı, zihnimizi, gönlümüzü haram ve günahlardan koruyabildik mi?
Rabbimiz, “Var mı dua eden, duasını kabul edeyim?” “Var mı tevbe eden, tevbesini kabul edeyim?” buyurduğu halde, O’na el açıp dua edebildik mi? O’ndan af isteyip günahlarımız için tevbe edebildik mi?
Gündüzlerimizi, gecelerimizi, Cumalarımızı, Ramazanlarımızı hakkıyla ihya edebildik mi? Anne ve babalarımıza, eş ve çocuklarımıza, akraba ve komşularımıza karşı vazifelerimizi yerine getirebildik mi? Sofralarımızda fakirlere yer verip ekmeğimizi kardeşlerimizle paylaşabildik mi? Bayram sevincimizi yoksulların sevincine katabildik mi? Yetimlerin başını okşayıp Efendimize bir adım daha yaklaşabildik mi? Mazlumların gözyaşlarını silebildik mi, yaralarına merhem olabildik mi? Masumları hedef alan her türlü zulme karşı “dur” diyebildik mi? Hakkı anlatabildik mi? Hakikati duyurabildik mi? Hakkın, hakikatin, adaletin, fazilet ve erdemin yanında yer alabildik mi? Kur’an’ın yanında, Peygamberimizin tarafında durabildik mi? Örnek insan olabildik mi? Kısacası Din-i Mübin-i İslâm’ı hakkıyla yaşayarak Hz. Muhammed Mustafa’ya gerçekten ümmet olabildik mi?
Bir yılı daha geride bırakıyoruz. İki günü birbirine denk olan zararda iken hangi günümüzü diğerinden bereketli kılabildik? Bu sene sevap hanemize hangi hayırları, hangi iyilikleri kaydedebildik? Acaba Rabbimizin huzuruna sevdiği, razı olduğu bir kul olarak varabilecek miyiz?
Evet Kardeşlerim!
Ömür sermayemizden bir yılı daha geride bıraktık. Ancak gelecek nesiller için daha iyi bir dünya kuramadık. Dünyamızı barış ve esenlik yurduna dönüştüremedik. İnsanın şeref ve itibarını, haysiyet ve onurunu koruyamadık. Koruyamadığımız içindir ki 2013 yılında yüzbinlerce insan şiddet ve çatışma yüzünden hayatını kaybetti. Dünya genelinde her altı saniyede bir çocuk açlıktan öldü. Her otuz saniyede bir çocuk meta gibi satıldı. Her dört kadından biri şiddet gördü. Onlarca kadın katledildi.
Bir yılı daha geride bıraktık. Ancak İslâm coğrafyasında kan ve gözyaşı hiç dinmedi. İslâm diyarlarında katliam, çatışma, açlık, yoksulluk, cehalet, tefrika hiç eksik olmadı. İslâm ülkelerinde kardeşin kardeşi öldürmesine, bebeklerin kimyasal silahlarla katledilmesine, küçücük bedenlerin kurşunlara hedef olmasına engel olamadık. Zalimlerin işledikleri cinayetleri ne yazık ki durduramadık.
Bir yılı daha geride bıraktık. Ancak tabiatın dengesini bozmaya, çevreyi hoyratça kullanmaya, örselemeye devam ettik. Her türlü nimeti sınırsız bir şekilde tükettik. İsraf ve savurganlığa devam ettik.
Bir yılı daha geride bıraktık. Ancak gençlerimizi zararlı alışkanlıklardan ve zararlı unsurlardan yeterince koruyamadık. Onları değerlerimizle gerektiği gibi buluşturamadık.
Bir yılı daha geride bıraktık. Ancak kardeşlik hukukumuzu, kardeşlik ahlakımızı yeterince oluşturamadık. Dilimizi, üslubumuzu, bilgimizi, birikimimizi, aşkımızı, şevkimizi ve heyecanımızı yenileyemedik. İlişkilerimizi geliştiremedik.
Bütün bunlara rağmen 2013 yılını başarılarla geçirmiş gibi milyonlarca insan kutlama yapacak. Zamanın sahibine boyun eğmektense, çılgınca eğlencelerle, sınırsız tüketimle, geçici haz ve avuntularla, şans ve talih oyunlarıyla zamanı öldürecek. Oysa insan, ancak “zaman bendedir ve mekân bana emanettir” şuurunu taşıdığında hayatı anlamlı hale gelir.
Kardeşlerim!
Bizler, bu senenin bu son Cuma gününü vesile kılıp tüm bunları nefsimize bir kez daha hatırlatalım. Henüz fırsat varken, can teni terk etmeden, Rabbimiz emanetini almadan bize verilen ömür sermayesinin değerini bilelim. Elimizi vicdanımıza koyalım ve “2013 senesinde Rabbim için, dinim için, dünya ve ahiret saadetim için, kardeşlerim için, insanlık için ne yaptım?” sorusunu kendimize soralım. Ve şu mübarek vakitte kaybettiklerimizi telafi etmek ve daha yaşanılabilir bir dünya kurmak için kendimize hedefler koyalım. Kendimiz için bir karar alalım ve Allah’a dua edelim. Dua edelim ki bize iyi yolları kolay kılsın. Dua edelim ki iki günümüz birbirine eşit olmasın. Dua edelim ki Allah bize güç-kuvvet versin. Dua edelim ki, Rabbimiz bizlere basiret ve feraset bahşetsin. Dua edelim ki, Rabbimiz ülkemizi ve âlem-i İslâm’ı her türlü bela ve tuzaklardan korusun. Dua edelim ki, birliğimiz, dirliğimiz, beraberliğimiz ve kardeşliğimiz kaim ve daim olsun. Dua edelim ki, İslâm coğrafyasında tutuşturulan fitne ateşi sönsün. Dua edelim ki gönül coğrafyamızda milletimize umut bağlayan kardeşlerimizin umutları boşa çıkmasın.
1 Müminûn, 23/99,100.
2 Buhârî, Rikâk, 1.
Hazırlayan: Diyanet İşleri Başkanlığı