Muhterem Müslümanlar!
Önümüzdeki Çarşambayı Perşembeye bağlayan, 5 Haziran gecesi Miraç kandilidir. Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerimde bu geceyle ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: “Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye, kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah’ın şanı ne yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işiten, hakkıyla görendir.”[1]
Miraç Efendimizin, bir gece Mekke’deki Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya, oradan da göklere seyahat ettirildiği mübarek yolculuğun adıdır.
Miraç, Yüce Allah’ın âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamberimize bir ihsanıdır.
Miraç, birçok ilâhî sırrı, hikmet ve bereketi bünyesinde barındıran gecenin adıdır.
İsrâ ve miraç, zaman ve mekân hudutları dışında cereyan etmiş mucizevî bir hadisedir.
Aziz Kardeşlerim!
Miraç hadisesinden önce peygamberimizin amcası Ebû Tâlib ve eşi Hz. Hatice vefat etmiş, müşriklerin zulüm ve baskısına dayanamayan bazı Müslümanlar da Habeşistan’a göç etmek zorunda kalmıştır. Bu olaylardan çok müteessir olan efendimiz için Miraç bir teselli kaynağı olmuştur.
Yüce Rabbimiz Miraç gecesinde Resûl-i Ekrem (s.a.v.) vasıtasıyla ümmetine ihsanlarda bulunmuştur: Bu ihsanlar Bakara suresinin son ayetleri, beş vakit namaz ve Allah’a şirk koşmadan ölen kimsenin günahlarının affedileceği, müjdesidir.[2]
Aziz Cemaat!
Bu vesileyle Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’e vahyedilen, insanlığı mutluluğa götürecek bazı prensipleri de hatırlamak gerekmektedir: “Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi, senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara ‘öf’ bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve deki: ‘Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sende onlara merhamet et… Akrabaya, yoksula, yolda kalmış yolcuya haklarını ver fakat saçıp savurma… Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın… Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur. Haksız yere cana kıymayın… Rüştüne erinceye kadar yetimin malını en güzel şekilde koruyun, verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz veren, sözünden sorumludur. Ölçüyü tam yapın, doğru teraziyle tartın… Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Yeryüzünde böbürlenerek yürüme.” [3]
Değerli Mü’minler!
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’in Miraç’ta, yüce makamlara yükseldiği gibi, bizler de namazı kendimizin miracı kabul etmeliyiz. Namaz bütün benliğimizi kuşatan, kötülüklere karşı koruyan, yücelten önemli ibadetlerdendir. Hüznümüzü hafifleten, rahmet kapısında dua ve niyaza vesile olan, manevi yükselişimizi gerçekleştiren büyük nimettir. Bu nimetin farkına varalım. Zira huzurumuzun kaynağı, ruhumuzun ve bedenimizin ihtiyacı bundadır. Bu gece kulluğumuzun bize kazandırdıkları güzellikleri tefekkür edelim. Rabbimiz hayır ve bereketinden istifade edenlerden eylesin.
İstanbul Müftülüğü Hutbe Komisyonu