Aziz Kardeşlerim!
Okuduğum ayet-i kerimede Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz…”1
Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Nasıl bir uzvu rahatsızlandığında bedenin diğer uzuvları uykusuzluk ve ateş ile onun için çırpınırsa, müminleri de birbirine karşı merhamet, muhabbet ve şefkat gösterme hususunda böyle bir beden bütünlüğü içerisinde görürsün.”2
Kardeşlerim!
Bir rahmet, mağfiret iklimi olan şu mübarek günlerde İslam dünyasının çeşitli yerlerinden felaket haberleri gelmektedir. Ne acıdır ki, son yıllarda Ramazana, gönüllerimiz mahzun, gözlerimiz yaşlı olarak giriyoruz. Bu sene, İslam dünyası olarak yine büyük bir üzüntüyle Ramazanı geçiriyoruz. İslam dünyası bir yandan harici saldırı ve tehditlere maruz kalırken diğer yandan da kendi içinde bitmez tükenmez siyasi mücadelelerin yol açtığı kan, gözyaşı, feryat ve iniltilerle sarsılmaktadır. Saltanat ve
hükümranlık sevdası, güç ve iktidar tutkusu, kardeşi kardeşe kırdırmaktadır. İslam’ın bir kısım cahil müntesipleri, ihtirasları uğruna hayatı birbirilerine zehir etmektedir. Oysa, bir insanın katlini bütün insanlığın katli sayan bir dinin mensuplarının şiddet, çatışma, öldürme ve katliam hadiseleriyle anılması ne kadar da üzüntü vericidir.
Kıymetli Kardeşlerim!
İslam dünyasındaki bu olumsuzlukların yanında son günlerde bir de İsrail’in Gazze’de, masum insanlara yönelik zalim saldırısı kalplerimizi bir kez daha yaraladı. Ramazan, oruç, iftar, sahur, teravih demeden; kadın, erkek, yaşlı, bebek ayrımı gözetmeden kardeşlerimizin üzerine yağdırılan her bomba yüreğimize saplanıyor. Gönüllerimiz kan ağlıyor. Yangınlarla kasıp kavruluyoruz. Yere düşen her damla kan, mazlumun gözünden dökülen her damla gözyaşı, zihin ve gönül dünyamızı param parça ediyor.
Değerli Kardeşlerim!
İnancımızda ümitsizliğe yer yoktur. Bütün bu olumsuz ve üzücü durumlar elbette geçecektir. Yeter ki, dünyaya tarih boyunca umut olmuş ve olmaya devam eden bir milletin çocukları olarak bizler, aramızdaki birlik ruhunu ayakta tutarak mazluma, masuma ve mahruma el uzatmaya devam edelim. Unutmayalım ki, zalime destek olmak, zulme sessiz kalmak Müslüman ahlakıyla asla bağdaşmaz. Peygamberimiz (s.a.s), böyle hareket edenleri şu hadis-i şerifleriyle uyarmıştır: “Zulme yardımcı olan kimse, kuşkusuz Allah’ın gazabına uğrar.”3“İnsanlar bir zalimi görürler de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.”4
Kardeşlerim!
Bizlere düşen görev zalimin yanında değil her daim mazlumun ve mağdurun tarafında olmaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.s), “Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz ve onu hor görmez.”5 buyurmaktadır. Dünyanın neresinde olursa olsun zulme sessiz kalmak, mazluma, masuma el uzatmamak, bu nebevi öğretiden mahrum kalmaktır. Bize düşen görev, Hz. İbrahim’in ateşini söndürmeye giden karınca misali en azından avuçlarımızda ateşi söndürecek suyu taşımaktır. Bize düşen, yaşanan bu olaylar karşısında mazlumun duası ile Allah arasında perde olmadığını bilerek elimizden geldiğince maddi ve manevi destek olmaktır.
Kardeşlerim!
İsrail’in Filistin’e yönelik acımasız saldırısı yeni değildir. 2009 yılında da birçok can ve mal kaybına yol açan Gazze saldırıları sonucunda yaraları sarmak amacıyla Türkiye genelinde bir yardım kampanyası başlatılmış; milletimiz, merhamet ve cömertlik duygularıyla yardımlarını esirgememişti. Toplanan bu yardımlar Filistin’deki kardeşlerimize sağlık, gıda, temizlik ve giyim gibi temel ihtiyaç malzemeleri olarak gönderilmişti. Gazze halkının acısı paylaşılarak yaralarına merhem olunmaya çalışılmıştı. Bugünkü acı tablo karşısında yeniden ülke çapında yardım toplama zarureti hasıl olmuştur. Başkanlığımızın başlattığı bu kampanyaya, her zaman olduğu gibi yardımlarınızı esirgemeyeceğiniz ümidiyle, mazlum, mağdur Filistinli kardeşlerimize yapacağınız yardımların kabulünü Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
Kardeşlerim!
Bu mübarek ayda, bu mübarek günde bu mübarek mekânda bizler Rabbimize el açıp diyoruz ki: Rabbimiz! Bizleri insanlığını unutanlardan değil, insanca yaşayanlardan eyle. Rabbimiz! Şu anda dünyanın çeşitli yerlerinde varlık mücadelesi veren kardeşlerimize rahmetinle, nusretinle muamele eyle. Allah’ım! Dünyanın muhtelif yerlerinde katliamlarda hayatını yitiren kardeşlerimize rahmet eyle! Yaralanan kardeşlerimize acil şifalar ihsan eyle! Alem-i İslam’ı içine düştüğü fitnelerden, tefrikadan, cehaletten, kan ve gözyaşından kurtar. Bizlere yeniden aziz bir ümmet olarak adaleti ayakta tutmayı nasip eyle. Şu mübarek vaktin hürmetine dualarımızı kabul eyle.
1 Al-i İmran 3/103.
2 Buharî, Edep, 27.
3 Ebû Dâvûd, Kadâ, 14.
4Ebû Dâvûd, Melâhim, 17.
5 Müslim, Birr ve Sıla 32.
Hazırlayan: Diyanet İşleri Başkanlığı