İlmin Fazileti

Değerli Kardeşlerim!
İnsanlığa huzur ve mutluluğu vaat eden İslam dini, ilmi ve onu öğretenleri yüceltmiş ve övmüştür. Alimler toplumların manevi mimarlarıdır. Yüreklerindeki sevgi ve hizmet aşkıyla içinde yaşadıkları toplumları yüceltirler. İnsanlığın üzerinde parlayan güneş gibidirler. Onlar samimiyetleriyle toplumu kaynaştırır ve ışıklarıyla gençleri aydınlatırlar. Aynı zamanda alimler, hoşgörünün ve şefkatin sembolüdürler.
Nitekim konuyla ilgili Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: ”Kim ilim için yola çıkarsa Allah ona cennete giden yolu kolaylaştırır. Melekler hoşnutluklarından ilim talebesine kanatlarını gerer. Sudaki balıklara varıncaya kadar yer ve gök ehli, alim kişinin bağışlanması için Allah’a yakarır. Alimin abide üstünlüğü, ayın yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Kuşkusuz alimler peygamberlerin varisleridir. Peygamberler miras olarak ne altın ne de gümüş bırakmışlardır. Onların bıraktıkları yegane miras ilimdir. Dolayısıyla kim onu alırsa büyük bir pay almış olur.”1 Efendimiz ashabı bu konuda teşvik etmiştir. Bu sebeple kurduğu ilk kurumlardan biri de “Suffe Ashabı” dır. Bu kutlu asrın mimarları sadece iman nimetini değil, ilim ve irfan ile tarihe ışık tutma erdemini de bize miras bırakmışlardır. 1 Tirmizi,İlim,19
Muhterem Müminler!
Cehaleti gidermeyi Mü’minin asli hedefleri arasına alan ve onun yok edilmesi gerektiğini,”Cahillerden yüz çevir”2 ayetiyle beyan eden dinimiz, öğrenmeyi teşvik ederek ilim ve irfan yolunu açmıştır. İlim talebeleri medeniyet yolunun erdemli yolcularıdır. Onlar hep olumlu düşünen öğrenmeye aşık olan kötülüklerden sakınan ahlaklı kişilerdir. Nitekim Peygamber Efendimiz(s.a.s.): “Bizden bir şey işitip, onu aynen işittiği gibi başkalarına ulaştıran kimsenin Allah yüzünü ağartsın. Kendisine bilgi ulaştırılan nice insan vardır ki, o bilgiyi, bizzat işiten kimseden daha iyi anlar ve korur”.3 Buyurmuştur. Böylece insanlara eğitim ve öğretim faaliyetinde bulunan kişiler övülmüş bu uğurda çalışmak teşvik edilmiştir.
Kardeşlerim!
Tarih boyunca ilim ehline ve ilme en çok değer veren bir dinin mensuplarıyız. Resulullah (s.a.s.) Bedir savaşında esir alınan bazı müşrikleri, ashaba okuma-yazmayı öğretme karşılığında özgür bırakmıştır.Yüce Rabbimiz de ayet-i kerimede:” De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.”4 buyurmaktadır. Yunus Emre çağlar ötesinden ne güzel seslenir: “İlim ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen Ya nice okumaktır.”
Kardeşlerim! Müslüman bir toplum olarak bilgi edinme ve ilim ile irtibat halinde olma, her zaman aslî gayemiz olmalıdır. Geleceğin sağlam temelleri bilgi üzerine inşa edilmektedir. Bu gerçek, insanlık tarihi boyunca hiç değişmedi ve değişmeyecektir. Geleceği emanet edeceğimiz evlatlarımıza da ilmi ve ilim ehlini sevdirmeliyiz. İlim, edeb ve ahlak öğretmede önemli bir paya sahip olan hocalarımızı bu vesileyle saygı ile hatırlıyoruz, hayatta olmayanlara Allah’tan rahmet diliyoruz ve öğretmenlerimizin özel gününü de kutluyoruz. Sözlerimi kutlu Nebi’nin duası ile bitiriyorum: “Allah’ım! Huşû duymayan kalpten, kabul edilmeyen duadan, doymayan nefisten ve fayda vermeyen ilimden sana sığınırım. Bu dört şeyden sana sığınırım ”5
Hazırlayan: Dr.Hüseyin Saraç
Galippaşa Camii İmam Hatibi/Kadıköy
2 Araf 7/199
3 Tirmizi,İlim,7
4 Zümer,39/9
5 Tirmizi,Deavat,68
Exit mobile version