Muhterem Müslümanlar!
Utanma, çekinme, vazgeçme, tövbe etme gibi manalara gelen hayâ kelimesi; ahlakî terim anlamında da, nefsin çirkin davranışlardan rahatsız olup onlardan kaçınmasıdır. Bir diğer ifade ile kötü bir işin yapılmasından ya da iyi bir işin terk edilmesinden dolayı insanın yüzünü kızartan sıkıntı olarak da açıklanabilir. İffet ise; haramdan uzak durmak, helal ve güzel olmayan söz ve davranışlardan sakınmaktır.[1] Bu duygu ve davranışlar İslam’ın, insanlığa öğrettiği ve Müslümanda bulunmasını istediği güzel vasıflardandır. Hayâ, İslam ahlakının özü, imanın da bir parçasıdır. Zira Peygamberimiz (s.a.v) bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır: “Her dinin bir ahlâkı vardır. İslam’ın ahlakı da hayâdır.”[2]
Mü’min’in hayâ sahibi olması gerektiğini belirten sevgili Peygamberimiz bir başka hadis-i şeriflerinde de: “İman yetmiş küsur şubedir. En üstünü Allah’tan başka bir ilah bulunmadığına iman etmek, en alt derecesi de insanlara zarar verecek şeyleri yoldan kaldırmaktır. Hayâ da imandan bir şubedir”[3]buyurmuştur.
Bu konu dinî kaynaklarımızda: “Allah’a karşı hayâ, kulun O’nun emir ve yasaklarına uyması; İnsanlara karşı hayâ, onlara eziyet etmemesi, yanlarında çirkin işler yapmaması ve kötü söz söylemekten kaçınması; kişinin kendisine karşı hayâsı ise, edepli olması”[4]şeklinde tanımlanmaktadır.
Aziz Müminler!
İyi ve kötüyü ayırt etmede hayâ ve iffet duygusu son derece önemlidir. Nitekim Peygamberimizin “Utanmıyorsan dilediğini yap”[5] cümlesinin geçmiş peygamberlerden beri söylenegeldiğini ifade etmektedir. Allah Teâlâ da: “Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve kendini nefsanî arzulardan alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun varacağı yerdir”[6]buyurarak edep ve hayâ sahibi insanları cennetle müjdelemektedir.
Değerli Kardeşlerim!
İnsanın en güzel ahlakî hasletlerinden olan iffet hakkında Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Mümin erkeklere söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphesiz Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır. Mümin kadınlara da söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar.”[7]Peygamber Efendimiz (s.a.s) de “Kim bana dilini ve iffetini koruma sözü verirse, ben de ona cennet sözü veririm”[8] buyurmaktadır.
Hutbemi bu konuyu en veciz şekilde anlatan bir hadis-i şerif ile bitiriyorum: Sahabe-i kiram’dan Abdullah b. Mesud anlatıyor “Resûlullah (s.a.v): “Allah’tan hakkıyla hayâ edin!” buyurdular. Biz de: “Ey Allah’ın Resulü, elhamdülillah, biz Allah’tan hayâ ediyoruz” dedik. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v) şu açıklamayı yaptı: “Söylemek istediğim bu değil. Allah’tan hakkıyla hayâ etmek, başı ve onun taşıdıklarını, batnı ve onun ihtiva ettiklerini kontrol altında tutman, ölümü ve toprakta çürümeyi hatırlamandır. Kim âhireti dilerse dünya hayatının ziynetini terk eder. Kim bu söylenenleri yerine getirirse, Allah’tan hakkıyla hayâ etmiş olur.”[9]
İstanbul Müftülüğü Hutbe Komisyonu