Cana Can Olmak: Aile

Değerli Kardeşlerim!

Bir âyet-i  kerimede  Yüce  Rabbimiz  şöyle buyuruyor: “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda sevgi ve merhamet  var  etmesi  Allah’ın  (varlığının  ve kudretinin) delillerindendir.”1

Bir hadis-i şefite ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “En hayırlınız, ailesine en güzel şekilde davranandır. Ben, aranızda ailesine en güzel davranan kişiyim.”2

Kardeşlerim!

İnsanlık, dünya serüvenine aileyle başladı. İlk aile cennette kuruldu ve cennetin bütün güzelliklerini temaşa etti. Ve bu güzelliklerden esintiler taşıyan aile, dünyada insan için yuva oldu. Böylesi yuvalar anneye, babaya, eşe, evlada her daim cennet oldu.

Aziz Müminler!

Peygamberimiz  (s.a.s),  Veda  Haccında,  “Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız.”3 buyurarak bize köklü bir aileye mensup olduğumuzu hatırlattı. Evet, her birimiz insanlık ailesinin birer halkasıyız. Hepimiz yeni halkaların var olması için çaba sarf etmekle yükümlüyüz. Çünkü bizler, bir ailede hayat bulduk. Gelecek nesiller de yeni ailelerde var olacaklar. Bu değişmez düzenin sahibi Âlemlerin Rabbidir ve O, Kerim Kitabımızda, insanlığa, bizlere örnek aileler   takdim   etmiştir:   Âdem   (a.s)   ile   eşi   Havva validemizin   türlü   meşakkatle   dolu   hayat   yolculuğunu birlikte  adımladıklarını  anlatmıştır.  Peygamberlerin  atası İbrahim (a.s)’in sadakat ve teslimiyet misali eşi ve çocuklarını    tanıtmıştır.    Hâtemü’l-Enbiyâ    Muhammed Mustafa   (s.a.s)’nın   tertemiz   ailesinden   övgüyle söz etmiştir.

Kardeşlerim!

Kur’an’ı Kerim ve Efendimiz (s.a.s)’i rehber edinmiş biz müminler için son derece mühimdir aile kurumu. Aile, toplumun  en  küçük  fakat  en  önemli  birimidir;  ülfet, muhabbet, saygı, paylaşma ve fedakârlık ortamıdır. Aile, hayatın   bütün   aşamalarına   etki   eden   bir   başlangıç noktasıdır. İşte bu yüzden bizler, aile yuvamıza dua ile adım atarız. “Allah’ım! Bu nikahı bereketli ve mübarek eyle. Bu çifti ülfet, muhabbet ve bağlılık duygularıyla kaynaştır. Aralarına nefret, fitne ve ayrılığın girmesine izin verme.” diye özden yakarışta bulunuruz. Bu birlikteliğin samimiyet, sevgi ve sadakat temeline oturmasını, hayır, bereket ve güzelliklerle örülmesini Rabbimizden dileriz.

Böylesi güzel temennilerle çıkılan bu yolculuk, her birimiz için bir imtihan vesilesidir aynı zamanda. Çünkü, Yüce   Rabbimiz,   insanı   başıboş   bırakmamıştır.   Onu kendisine,  ailesine,  çevresine  ve  her  şeyden  öte  Yüce Yaratanına karşı sorumlu bir varlık kılmıştır. Dolayısıyla ailede hak ve sorumluluklara riayet edilmelidir.

ymetli Kardeşlerim!

Aile  kurmak  kadar  aile  olmak  da  önemlidir.  Aile olmak, sadece aynı çatı altında barınmak, aynı sofraya oturmak değildir. Aile olmak, her şeyden önce gönülleri birbirine bağlı eşler olmaktır; sevgi, şefkat ve merhametle bir bütünü tamamlamaktır. Aile olmak, zihinler ve gönüller arasına   örülen   duvarları   muhabbet,   saygı,   sevgi   ve sadakatle kaldırmaktır.

Aile olmak her türlü olumsuzluğa karşı kalkan olmaktır; mutluluk ve huzurumuzu birlikte korumaktır. “Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten   koruyun.” 4   âyet-i   gereğince   yüce   değerlerle donanmaktır. Eş ve çocuklarımızı kötülüklerden alıkoyup, hayra,  ahlaka,  faydalı  bir  insan  olmaya  teşvik  etmektir. Aile olmak değer vermek ve değer bilmektir; iyi günde- kötü günde, darlıkta-bollukta, hastalıkta-sağlıkta birbirimizin yanında yâr olabilmektir. Tıpkı nübüvvet görevinde âlemlere rahmet eşini son nefesine kadar destekleyen Hatice validemiz gibi. Bu fedakâr eşinin vefatından sonra onu her daim hayırla yâd eden vefakâr ve örnek eş Allah Resûlü (s.a.s) gibi.

Kardeşlerim!

Aile, huzur ve saadet ortamıdır. Hayatın hengâmesi içerisinde  bunalan  aile  fertleri  bu  ortamda  teskin  olur. Fedakârlık, vefakârlık, anlayış ve ilginin hakim olduğu aile sığınılacak bir liman olur. Bu değerlerden yoksun ve mahrum bırakılmış bir aile ise fertleri için ağır bir yükten ibarettir. Tam da bu noktada üzülerek belirtmek gerekir ki; aynı  evde  yaşayan  fakat  aynı  duyguları paylaşamayanlardan  oluşan  nice  aileler  vardır.  Pek  çok aile, önemi ve değeri kavranamadığı için sorumsuzca heba edilmektedir.   Bir   ömrü   paylaşmak,   cana   can   olmak vaadiyle kurulan yuvaların sevgisizlik, sadakatsizlik, merhametsizlik ve basit nedenlerden dolayı yıkılması her birimizi derinden yaralamaktadır. Yıkılan yuvaların altında ise   genellikle   göz   aydınlığımız   ve   yarınlarımız   olan çocuklar kalmaktadır. Daha hayat yolculuğunun başında nice  masum  yürek  hayatın  ağır  yükü  altında savrulmaktadır.

Kardeşlerim!

Unutulmamalıdır  ki,  bizler  ailemize  sahip  çıkarsak ailemizde bize sahip çıkar. Ailemizi korursak ailemiz de bizi korur. Ailemiz, bize emanettir ve emaneti korumak müminlerin bir niteliğidir. Öyleyse sorumluluklarımızı hiçbir zaman unutmayalım. Dualarla kurduğumuz yuvalarımız için şu duayı dilimizden düşürmeyelim: “Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle”5

1 Rum, 30/21.

2 İbn Mâce, Nikah, 50.

3 Tirmizî, Menâkıb, 74.

4 Tahrîm, 66/6.

5 Furkân, 25/74.

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Exit mobile version