Berât Kandilimiz Mübarek Olsun

Kardeşlerim!
Büyüklükte eşsiz, rahmette sonsuz, affetmede ise sınırsız olan Yüce Rabbimiz, bizlere şu müjdeyi vermiştir: “(Ey Muhammed) Âyetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman de ki: ‘Selam olsun size! Rabbiniz kendi üzerine rahmeti yazdı. Şöyle ki: Sizden kim cahillikle bir kabahat işler de sonra peşinden tövbe eder, kendini düzeltirse (bilmiş olun ki) O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.’”1

Aziz Kardeşlerim!
Nimetler bahşetmesiyle er-Rezzâk ve el-Hâlik olan Rabbimiz, manevi olgunlaşma için de insana takvanın, şükrün ve arınmanın yollarını öğretmiştir. Bir kusur işlendiğinde, kendisine dönüp el açanları geri çevirmeyen et-Tevvâb’tır O. Mevlâmızın affı olmadan arınmak, merhameti olmadan kurtuluşa ermek mümkün müdür? Atamız Hz. Âdem ile eşi Hz. Havvâ’nın, yasağı çiğnediklerinin farkına vardıklarında, “Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka hüsrana uğrayanlardan oluruz.”2
şeklindeki pişmanlık dolu gönülden niyazları üzerine Yüce Allah tövbelerini kabul etmiştir. O günden bugüne kadar af kapısı hep açık olmuştur ve insanlık var olduğu sürece de açık kalacaktır. Yeter ki eller, gönüller, zihinler o kapıya yönelsin. Af dilemek için zaman ve mekân şart değildir, fakat bazı vakitlerin daha bereketli kılınmış olması, müminlere birer ikramdır. Gece seher vakitlerinde dua edenlerin Kur’ân’da övülmesi 3, Efendimiz (s.a.s)’in her gecenin son üçte birinde dua edenlerin dualarının kabul olacağını müjdelemesi4 bu mübarek vakitlerin önemini ifade eden en güzel örneklerden bazılarıdır. Bu gece Pazartesi’yı Salı’ya bağlayan gece idrak edeceğimiz Berat gecesi de bereketli zaman dilimlerindendir. Bu gecede yapılacak ibadetin bizleri günahlardan temizleyeceğini ve affedilmemize vesile olacağını bakın Allah Rasulü (s.a.s) ne de güzel ifade etmiştir: “Şaban ayının on beşinci gününü oruçlu geçirin. Gecesinde ise ibadete kalkın. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ (keyfiyetini bilemediğimiz bir halde) en yakın semaya tecelli ederek fecir doğuncaya kadar: ‘Bağışlanma dileyen yok mu? Onu bağışlayayım. Rızık isteyen yok mu? Ona rızık vereyim…” buyurur.”5

Kardeşlerim!
Nurlu seherlerde kalkıp gönül perdelerini aralayanlar ve kalplerini rahmet ışığına açanlar, yürekten Allah’a tövbe ve iltica edebilenler, umduklarına kavuşacaklardır. Günahına arka çıkanlar, gönüllerine siyah perde çekenler ise rahmet ışıklarından istifade edebilirler mi? Kalbimizi bir yoklayalım. Tam da bu zamanlarda, oraya Kur’an ve Sünnet ışığının daha yoğun bir şekilde düşmesi gerekmez mi? Günahlardan dolayı pişmanlık duyup Adem misâli, yüreklerimizde bir nedamet, Yaratan’a karşı bir mahcubiyet hissediyor muyuz? Kendimizi dünya ve ahiret adına muhasebe edebiliyor muyuz? Yoksa dünyanın hengamesinde kendimizi kaybetmiş durumda mıyız?

Kardeşlerim!
Berat gecesi af dilemenin, arınmanın, elleri duaya, gönülleri semaya açmanın, doğrudan doğruya Rabbimize yönelip mağfiret iklimine girmenin vaktidir. Bu iklim mahrem yakarışlara, ulvî hüzünlere ve gözyaşı dökmeye gebedir. Bu gecede akacak gözyaşları çöküşün değil, kalbin yeniden hayat buluşunun sembolüdür. Çiçeklerin filizlenişinden önce toprağın neme doyması gibi, yeniden doğuşun bir hazırlığıdır bu gözyaşları. Zaman, kalbimizin en derin yerinden Rahman’a doğru bir yol açma zamanıdır. Bu mübarek gecede; Kur’ân’da örnek gösterilen has kullar gibi “Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır, gerçekten onun azabı gelip geçici değil, devamlıdır. Şüphesiz, orası ne kötü bir durak ve ne kötü bir konaktır.”6 diye niyazda bulunmak, tövbe ederek günahlardan arınmak ve Allah’a kulluğun tadına varmak ne büyük bir mutluluktur! Bütün kardeşlerimin Berat Kandili’ni kutluyor, affımıza ve insanlığın hayrına vesile olmasını Hak Teâlâ’dan niyaz ediyorum.

1Enam 6/54.
2A‘râf 7/23; Bakara 2/37.
3Âl-i İmran 3/17.
4Buhârî, Teheccüd, 14.
5İbn Mâce, İkâmetü’s-salavât, 191.
6Furkân 25/63-66.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü.

Exit mobile version