Kutlu DoğumManşet

Kutlu Nebi Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı

Aziz Müminler!

Bir   âyet-i   kerimede   Yüce   Rabbimiz   şöyle buyuruyor: “Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir  dişiden  yarattık  ve  birbirinizi  tanımanız  için  sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.”1

Bir hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “İnsanlar! Dikkat edin; Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Takva dışında Arap’ın Arap olmayana,   Arap   olmayanın   Arap’a;   beyazın   siyaha, siyahın beyaza bir üstünlüğü yoktur.”2

Kardeşlerim!

Rabbimizin,  atamız Adem (a.s.)’i yaratmasıyla başladı varlık sahnesindeki serüvenimiz. İmtihana tabi tutulmaktı bu başlangıcın   sebebi.    Bununla    birlikte   insanlık   ailesine, kıyamete   kadar   devam   edecek   ağır   bir   sorumluluk   da yüklendi. Hepimiz,  bir arada yaşayacağımız bu  alemi imar etmekle görevlendirildik.

Ancak bu ulvi yaratılış hikmet ve gayesi zaman zaman unutuldu. Tarih, aynı özden gelen ve kardeş olan insanlar arasındaki nice üstünlük yarışlarına, bu yolda değerlerin tüketilişine, insan onur ve haysiyeti ile bağdaşmayan nice uygulamalara, zulümlere, katliamlara şahit oldu.

Kardeşlerim!

Âlemlerin Rabbi, Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.s) vasıtasıyla   insanlığı   yeniden   uyardı.   Ona,   hayat   kitabı Kur’an’ı  vahyetti;  her  daim  birlik  ve  beraberliği,  ahlakı, adaleti, hak ve hukuku diri tutan Kur’an’ı gönderdi.

Kutlu Nebi, hak, hakikat, ahlak anlayışı ile insana insanlığını bir kez daha hatırlattı. Merhamet ve adalet yüklü mesajlarıyla, bütün insanların Allah’ın kulu olarak değerli olduğunu  bir  kez  daha  haykırdı.  Allah  Resûlü,  insanlar arasında gerçek eşitliği öğretti. Beşer tarihi, canın, malın, inancın, haysiyetin kutsallığına dair en nadide örnekleri onun uygulamalarında gördü. Onun dillendirdiği “Bir insanı öldüren bütün insanları öldürmüş, bir canı kurtaran da bütün  insanları  kurtarmış  gibi  olur.” 3   ilahi  ilkesi  bu anlayışın temelini teşkil etti.

Efendimiz, ötekileştirme, dışlama, hor görüp ayıplama, toplumun değerlerinden başka değer benimseyene hayat hakkı tanımama gibi insanca yaşamın önündeki engelleri kaldırmak için müstesna bir çaba gösterdi. O, “Hepiniz Adem’densiniz. Adem  ise  topraktan  yaratılmıştır.” 4  sözüyle  cahiliyyenin makam,  mevki, şan, şöhret, servet, asabiyet üzerine kurulu sahte değer yargılarını yok etti. Peygamberimiz, yaşamak için kardeşini  öldürmekten çekinmeyenlerden  oluşan  toplumu, kardeşini  yaşatmak  için  çırpınanlardan  oluşan  bir  topluma dönüştürdü.

 

ymetli Kardeşlerim!

Allah  Resûlü’nün  temellerini  attığı  kadim geleneğimizde,    birlikte    yaşamanın    en    güzel   örnekleri sergilendi. Asırlar boyu,   başta Anadolu olmak üzere, İslam coğrafyasında   farklı   din,   dil,   ırk,   mezhep   ve meşrep mensupları temel hak ve hürriyetlere saygı temelinde, güven içerisinde bir arada yaşadı. Engin hoşgörü, sevgi, saygı, paylaşma, yardımlaşma, güvenme ve güven verme gibi insani meziyetlerin pek çoğu bu medeniyette görüldü. Bu medeniyet, “Yaratılanı hoş gör yaratandan ötürü” anlayışındaki Yunusları yetiştirdi. Bu medeniyet, “Değil mi ki sen bensin; ben de senim. Kendi kendimizle bunca savaşmamız da ne?” diyen Mevlanaları insanlık mirasına hediye etti.

Kardeşlerim!

Üzülerek belirtmek gerekir ki; birlikte yaşama konusu,

günümüz toplumlarının en başta gelen problemlerinden biri haline  geldi.  Bugün  bazı Batı  toplumlarında  Müslümanlara karşı nefret söylemleri, ayrımcılık politikaları gibi birlikte yaşamayı zedeleyen olumsuzluklar görülmektedir. Maalesef kimi   İslâm   toplumlarında   da   mezhepçilik,   meşrepçilik, ırkçılık, ideolojik ayrımcılık sebebiyle iç çatışmalar yaşanmaktadır. Masum canlar hunharca katledilmekte, şehirlerin tarihi ve kültürel dokuları tahrip edilmektedir.

Kardeşlerim!

Müslümanlar olarak bizler, her şartta Kur’an’ın hayat veren ilkelerine uymakla yükümlüyüz. Son Peygamber Muhammed Mustafa (s.a.s)’nın çağlar üstü örnekliğini esas almakla mükellefiz. Unutulmamalıdır ki: İnsanlığın ve İslam ümmetinin şiddet sarmalından kurtulmasının yolu, Yüce Kur’an’ın ve Peygamberimizin rahmet ve hikmet yüklü mesajlarında  mevcuttur.  Coğrafyamızın  yeniden  selam  ve eman yurdu olması, İslam’ın medeniyetler inşa eden eşsiz ilkelerine sımsıkı sarılmaktan geçer. Farklılıkları çatışma ve yıkım sebebi değil, ilahi kudretin delili olarak görebilmekten geçer.  Ülkemize,  gönül  coğrafyamıza  ve  insanlığa  barış, huzur, esenlik, merhamet, şefkat, adalet ve fazilet aşılamanın yolu,  birlikte  yaşama  ahlakını  yeniden  yaşanır  kılmaktan geçer.

Kardeşlerim!

Bu düşünceden hareketle Diyanet İşleri Başkanlığımız, birlikte yaşamanın olmazsa olmaz ilkelerine dikkat çekmek ve bu  konuda  toplumsal  bilinç  oluşturmak  amacıyla  bu  sene Kutlu Doğum Haftasında “Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı” temasını gündeme taşımıştır. Hafta boyunca gerçekleştirilecek etkinliklerde,  Peygamberimiz (s.a.s)’in ortaya koyduğu örneklik çerçevesinde, birlikte yaşama konusu bütün yönleriyle ele alınacaktır.

Kutlu Doğum Haftasının, toplumumuzda Peygamber Efendimize duyulan sevgi ve bağlılığın perçinleşmesine, aramızdaki saygı, ülfet, muhabbet, kardeşlik, paylaşma, yardımlaşma, dayanışma duygularının pekişmesine vesile olmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyoruz.

 

1 Hucurât, 49/13.

2 İbn Hanbel, V, 411.

3 Mâide, 5/32.

4 Ebû Dâvûd, Edeb, 110, 111.

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Related Articles

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to top button