HutbelerManşet

Allah’ın Kutlu Elçilerine Saygı

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:     “(Müminlerin)     her     biri;     Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: ‘Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz, işittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.”1

 

Kardeşlerim!

Yüce Rabbimizin biz insanlara en büyük lütfu ve inayeti,   yol   gösterici   ve   hidayet   rehberi   olarak gönderdiği  peygamberlerdir.  Peygamberlere  iman, İslâm inanç sisteminin ayrılmaz bir parçasıdır. Allah’ın kutlu  elçilerini  saygı  ve  tazimle  yâd  etmek,  hepsine salât ve selâm getirmek, yüce dinimizin bize en önemli buyruğudur. Her gece yatsı namazından sonra okuduğumuz “Biz peygamberler arasında ayrım yapmayız.” ayet-i kerimesi, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in Miraç hediyesi olarak insanlığa getirdiği evrensel bir mesajdır. Biz Müslümanlar, bu mesajla bütün peygamberlere, insanlığın yolunu aydınlatan, onlara  huzur  ve  barış  önderliği  yapan  kutlu  elçiler olarak iman ederiz. Peygamberlere saygıyı, kurtuluş yolunun  bir  gereği  kabul  ederiz.  Peygamberler olmasaydı   insanlık   hidayet   yolunu   nasıl   bulurdu? Nefsin ve şeytanın aldatmasına karşı insanlığı kim uyarırdı?  Huzur  ve  barış  için  kim  sabır,  metanet  ve itidal öncüsü olurdu?

 

Peygamberler,  Yüce  Rahman’ın  rahmet mektebinin birer öğretmenidir. Kalp gözümüzü onlar açtı,   doğru   yolu   onlar   gösterdi.   Medeniyet   adına insanlık, onlara çok şey borçludur. Peygamberler, insanları küfrün kara bataklığından, bir olan Allah’ın tevhit yoluna, bilgi ve inancın aydınlığına çağıran kutlu elçilerdir. Bugün gaflet, dalâlet, cehalet, fitne, kin ve intikam çıkmazında boğulan insanlığın, onlara her zamankinden daha çok ihtiyacı vardır.

 

Değerli kardeşlerim!

Bütün peygamberler aynı ilâhî sözün elçileridir. Aynı kaynaktan fışkıran hayat pınarı, hikmet ışığı ve hidayet rehberidir. Onlar ilimle ameli, hayatla ahlâkı, hikmetle irfanı, bugünle yarını, dünya ile ahireti buluşturan ve barıştıran insanlık önderleridir. Onlar güzelle çirkini, faydalı ile zararlıyı, adaletle zulmü, ilimle cehaleti, samimiyetle gösterişi ayırt eden insanlık rehberleridir. Onlar, Yüce Yaratanla ve çevreyle olan ilişkilerin, ahlâkın ve toplumsal hayatın temel ilkelerini ortaya koyan insanlık öncüleridir.

 

Âdem insanlığın atası, İdris ilâhî hikmetin babası, Nuh   zanaatın   /   tekniğin   simgesi,    İbrahim   akıl devriminin   mimarı,   Lut   ahlâk   savunucusu,   Yakup sabrın ve şefkatin sembolü, Yusuf vefanın ve asaletin adı,   Musa   hukukun,   özgürlük   savaşının   ve   ahdin timsali, İsa sevginin, rahmetin ve bağışlamanın adresi. Muhammed Mustafa (s.a.s.) ise aklın, ilmin, ahlâkın, sabır ve vefanın, güçlüyken müşfik olmanın, haklıyken özveride  bulunmanın,  haksızlığa  karşı  en  gür  sesin, aklın ve imanın önündeki en büyük engel olan  batıl inanç, bilgisizlik ve kör inada karşı yüreğini ortaya koymanın adıdır…

 

Allah’ın Sevgili Kulları!

“Biz peygamberler ana-baba bir kardeşler gibiyiz”2, diyen Allah Rasulü de bütün âlemlere rahmet olarak   gönderildiği   hâlde   veciz   bir   benzetmeyle kendisini Âdem ile başlayan peygamberler binasının eksik kalan bir tuğlası olarak nitelendirmiştir. Yüce Rabbimiz de Kerim Kitabımızda şöyle buyurmaktadır:

 

“Biz  Nûh’a  ve  ondan  sonra  gelen peygamberlere  vahyettiğimiz  gibi,  sana  da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyüb’e, Yûnus’a, Hârûn’a ve Süleyman’a da vahyetmiştik. Davûd’a da Zebûr vermiştik.”3

 

Sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.s.), peygamberlik binasının ikmal taşıdır. Onun için Kur’an-ı Kerim kendisini “hatemü’n-nebiyyîn”; “Peygamberlerin sonuncusu” olarak nitelemiştir. Peygamber Efendimiz ve Kur’an-ı Kerim’le İslâm tamamlanmış ve en mükemmel hâlini almıştır. Allah’ın hoşnut ve razı olduğu din İslâm’dır. Sevgili Peygamberimiz, en yüksek ahlâkı tamamlamak üzere nübüvvet mirasının son kemal halkası olarak gönderilmiştir. Bundan sonra insanlık, onun gösterdiği yoldan yürüyerek kurtuluşa erecektir. Millî şairimiz merhum Mehmet Âkif, duygularımıza ne de güzel tercüman oluyor:

 

Dünya neye sahipse onun vergisidir hep; Medyun ona cemiyeti, medyun ona ferdi. Medyundur o masuma bütün bir beşeriyet Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret.

 

Müjdeler olsun Allah’ın kutlu elçilerine saygıda kusur etmeyenlere! Müjdeler olsun Allah’ın kutlu elçisini örnek alanlara! Müjdeler olsun Allah’ın kutlu elçisinin yolundan gidenlere!

 

 

1 Bakara, 2/285.

2 Müslim, Fedâil, 144

3 Nisâ, 3/163.

 

Hazırlayan: Diyanet İşleri Başkanlığı

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu